Neden Blog?

İyi yazan, kelimeleriyle okurlarını içine çeken insanlara her zaman hayran olmuşumdur. Bu bir yetenek olmalı; ancak ben yeteneklerin tamamen doğuştan geldiğine çok inanmıyorum.
Bence yetenek, beynin bir işi yapmaktan motive olması sonucunda o işten zevk almakla ortaya çıkar. Aynı işi tekrar ettikçe daha iyi yapar, zamanla bundan keyif almaya başlarsınız.
Bu şekilde günler, aylar, yıllar geçer ve kendinizi insanoğlunun üst noktasına taşırsınız. Elbette gelişim sadece çabayla değil; beynimizin kapasitesi ve çevresel etkenlerle de şekillenir.
Yine de ben yazıyorum, çünkü hem gelişimimi gözlemlemek hem de bu süreçte öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum.

Ben Kimim?

Benim adım Sami, Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. Şu an Logo Yazılım’da Yazılım Uzmanı olarak çalışıyor, aynı zamanda aynı üniversitede yüksek lisans yapıyorum.
Yaklaşık 3.5 senelik bir iş geçmişim var. Bu süre içinde 3 farklı firmada benzer rollerde görev aldım.

Peki bu rollerdeki ortak nokta neydi? Genellikle ekiplerin veya şirketin “nasıl yapacağını tam olarak planlayamadığı” işleri bana verirlerdi. Yani bir nevi joker eleman gibiydim.
Araştırır, öğrenir, çözüme kavuşturmaya çalışırdım.

Şimdiye kadar Data Science, Data Engineering, AI Engineering, Software Development gibi farklı alanlarda eğitim alma ve çalışma fırsatım oldu.
Hâlâ kendime tam olarak bir unvan seçebilmiş değilim ama sorun çözücü ve araştırmacı tanımları sanırım bana yakın.
LinkedIn’de böyle bir pozisyon olmayışı da ufak bir problem tabii. 🙂

Gelişimi Görünce Gelen Motivasyon

Bir şeyde daha iyi hale geldiğinizi fark ettiğiniz an, o işi yapma isteğiniz katlanarak artıyor.
Bu bazen küçük bir detay olabilir — örneğin bir yazının girişini daha akıcı yazmak ya da bir fikri önceye göre daha net ifade edebilmek. Ama o küçük ilerlemeler, büyük motivasyonların temelini oluşturuyor.

Ben de zamanla hem yazım tarzımda hem de düşüncelerimi yapılandırma biçimimde gelişme fark ettikçe, yazma, araştırma ve öğrenme isteğim artıyor.
Yeni bir alana girdiğimde her şey başta çok korkunç görünüyor. Bir şeyleri anlayamamak beni ürkütür.
Bu sadece yazılımla ilgili değil, hayatın birçok alanında da aynısını yaşarız.
Ama işin içine girdikçe, aslında o kadar da korkulacak bir şey olmadığını anlıyorsunuz. Bu farkındalık da insana tatmin edici bir haz veriyor.

Gelişim doğrudan motivasyon demek değil belki ama, gelişimi fark etmek — kendi ilerlemenize tanık olmak — sizi tekrar tekrar o sürecin içine girmeye ikna ediyor.

Bilgi Paylaşma Arzusu

İnsanlığın temel amacı, bilgisini bir sonraki nesle aktarmaktır. Bilgi herkesin erişimine açık olmalıdır.
Türkiye’de sıkça kullanılan ama pek hoş karşılanmayan bir söz vardır: “Boynuz kulağı geçti.”
Bu söz, usta-çırak ilişkisinde çırağın ustasını geçmesini olumsuz bir şeymiş gibi gösterir.

Oysa bana göre, bir çırak ustasını geçerse ancak o zaman ona gerçekten saygı duymuş olur.
Çünkü bilgisini boşa harcamamış, taşıyıp ileriye götürmüş olur.

Umarım bu notlarımı okuyan, zihninde bir kıvılcım yanan insanlar olur — ve onlar da benden daha iyi yerlere gelir.